Simay Özyiğit hakkında merak edilen tüm soruların cevapları. Kaç yaşında? evli mi? eğitimi, kısaca kariyeri, hayatı ve biyografi bilgileri.
1986 yılının Şubat ayında İzmir’de dünyaya gelmiştir. Yaşantısını ailesi ile birlikte İzmir, Karşıyaka’da sürdürmektedir. Tam bir İzmir aşığı olduğunu dile getiren Simay Özyiğit üniversite seçimini dahi İzmir dışında tercihte bulunmamış, 9 Eylül İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun olmuştur. Mezuniyetin ardından yine İzmir’de iş hayatına atılmış ilk olarak televizyon sektöründe SKY Tv’de çocuk programları sunmuştur.
Çalışma Ekonomisi yani İnsan Kaynakları Bölümü’nden mezun olmasına rağmen bu alanı kendisine yakın hissetmemiştir. Diksiyon eğitimi alan güzel isim zaten okul yıllarında da ses tonunun çevresindeki kişiler tarafından çok beğenildiğini dile getirmiştir.
Simay Özyiğit iş hayatı
İş hayatının henüz başlangıcında ilk cv’yi Adecco’ya verecekken, Adecco’nun yan tarafında bulunan Sky Tv’ye giderek ve cv’sini oraya bırakarak şansını değerlendirmiş, ardından aranmış ve mülakatları geçerek işe kabul edilmiştir.
Sosyal medya kariyeri;
Henüz İnstagram yokken bile hayatında bilgisayar ve internet dünyasının sıkı bir kullanısı olan Simay Özyiğit, Facebook’tan sonra instagram daha yeni iken ilk girenlerden ve instagramı çok sevenlerdendir. Görsellik hayatının her evresinde yer almış, içtiği kahve fincanından, giyimine, hatta 3310’lu telefon kılıflarının kıyafetle renginin uyumuna kadar görselliğe her zaman büyük bir önem vermiştir.
Türkiye’nin İlk Dijital Dergisi Evos Angels’ta vermiş olduğu röportaj’da sorulan sorulara verdiği cevaplar.
Blogger’lık kavramı sana göre neyi ifade ediyor?
Blogger’lık ; moda, yaşam stili annelik ve spor gibi kendi seçtiği herhangi bir alanda lider olan ve takipçilerine bir şeyler katmayı hedefleyen kişinin tam zamanlı işidir. Bu kişiler takipçileri tarafından kanaat önderleri olarak da kabul edilirler. Firmalar ve markalar ile yasal çerçevede işbirlikleri yaparak markaların reklam yapmasına veya belli bir ürünü deneyimlemeye aracı olabilirler. Günümüzde kurumsal bir çok marka ve firma daha gerçek hedef kitlelere hitap edebilmek icin blogger’ları tercih ederek kendileriyle çalışırlar. Blogger; yaratıcı, lider, trendleri takip eden ve trend yaratabilen bir kişi olmak zorundadır. Blogger’ın belli bir çalışma saati yoktur. Blogger; sürekli yeni bir şeyler üretmek zorundadır. Tatildeyken bile çalışır, o yüzden bir blogger tanıyorsanız gidip alnına kocaman bir öpücük kondurun çünkü o kişi ağır işçidir.
Paylaşımlarını yaparken en çok neye dikkat ediyorsun?
Paylaşımlarımı yaparken,yani bazen bir fotoğraf paylaşmak için bile 100 kare çekiyorum. İşin arkasında ciddi bir emek var.Ben genelde profosyonel fotoğrafçı arkadaşlarımla çalışıyorum. Bazen saatlerce çekimlerim sürüyor. Shift saati gibi tüm günümü veriyorum diyebilirim. Amacım en iyisini fotoğrafı çekip en güzel. Bu görseli içeriklerle tamamlayıp takipçilerimle paylaşmak.
Birçok firma ile çalışma içerisindesin. Bunları nasıl belirliyorsun? Her firma ile çalışma politikan nedir?
Şuan zaten belli bir level da olduğum için artık firmalar kendileri ulaşıyor.Kimi ajans kanalı ile kimi mail ile. Çalıştığım firmaların bana ve takipçi kitleme uygun olması çok önemli. Her marka ile çalışmıyorum. Kendimi iyi hissettiğim ve gerçekten kullanıp sevdiğim bana iyi gelen ürünleri takipçilerimle paylaşıyorum. Bizler yeni çıkan ürünleri takipçilerimize duyuran aracı kişileriz. Ben cilt bakım uzmanı değilim mesela bana iyi gelen takipçime gelmeyebilir her zaman uzmanlarına danışıp ürün kullandırmaya doğru yönlendiriyorum. Takipçilerim bu durumu çok iyi biliyorlar bu şekilde aramızdaki liyakat olayını da artırtmış oluyoruz ve giderek büyüyen bir aile oluyoruz.
Çok güzel bir ailen var. Eşin ile tanışma hikayen nasıl oldu?
Serkan’la 8 yıl önce ben Sports International’da Satış Müdür Yardımcısı iken ona tesis üyeliği satarken tanıştık. İlk bakışta aşka o güne kadar inanmazdım. İlk kez biri içi ne yakışıklıymış diye içimden geçirdim. Meğer o kişi benim kaderimmiş. İlk anda birbirimizden çok etkilendik. Üyelik yerine bana evlilik cüzdanını imzalattın der hep:) Tanıştığımız ilk gün itibari ile arkadaşlarımızında bulunduğu ortamda akşam dışarı çıktık. Bir baktım o gün sevgili olmuşuz:) Aradan 1 yıl geçtikten sonra da evlendik. 7 yıldız evliyiz ve 3.5 yaşında şeker oğlumuz Kuzey’le artık tam bir aileyiz:)
En büyük destekçiniz kim?
En büyük destekçim sosyal medyayı sevmeyen hiç kullanmayan kendi fotoğraf karelerine bile girmeyen canım eşim desem. Kendisi sevmiyor ama benim çok sevdiğimi, çok mutlu olduğumu bildiği için bana sonsuz destek oluyor.
İzmir’de yaşam zor olmuyor mu? Genellikle İstanbul’da sizin sektör daha yoğun. Nasıl yetişebiliyorsun?
İzmir doğduğum büyüdüğüm ve yaşamımı sürdürmek isteyip yaşlılığımda da kendimi burada hayal ettiğim cennet yer! Üniversite hayatımdan sonra bile az kazancağımı bile bile iş sektörü kısıtlı olan canım İzmir’imi yine tercih ettim ben. Hele ki sosyal medyada tüm kurumsal firmalar İstanbul’da diyebilirim. İzmir geriden takip ediyor bu akımı. Eventlere ve projelere olabildiğince katılmaya çalışıyorum ama yine de İzmir’de yaşamaktan yanayım:) Nasılsa bir uçağa bakıyor İstanbul’a gelişlerim:)
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Çocukluğumda da çalışmadan duramayan bir kolumda üç karpuz taşıyan yerinde duramayan hep üreten bir bireydim. Hala öyleyim. Yıllarca kurumsal firmalarda yöneticilik yaptım ama artık kendimi en iyi ifade ettiğim ve sevdiğim işi yapıyorum. İnsan tanımak benim için çok önemli .Her tanıştığım birey bir kitap gibi geliyor. Çoğundan bir çok şey öğreniyorum. Yaşama bakışım öğrendiklerimle şekil alıyor. 3,5 yaşında oğlumla güne merhaba deyip onu okula gönderdikten sonra mutlaka sporumu yapıp, firma görüşmelerime gidiyorum. Çekimim var ise tüm günüm kuaför ve çekim arasında geçiyor. Oğlumu kendim alıyorum okulundan her şeyi Kuzey’in planına göre ayarlıyorum işlerimi bile Kuzey’e göre kanalize ediyorum. Günümü, Kuzey’i aldıktan sonra telefonumla çok sık zaman geçirmemeye, oğlumla beraber aktivite yaparak oğlumla beraber çocukluğuma dönüp ruhumu doyurarak tamamlıyorum.
Bloggerlar arası kıskançlıklar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben olabildiğince bu olayların dışında kalıp, kulağımı bana yapılan kötü bir söze karşı bile kapatıp,sadece işimi yapmaya çalışıyorum ve bildiğim yolda hedefime doğru sağlam adımlarla ilerliyorum. Çünkü Kaosu hiç sevmeyen; hümanist ve pozitif bir yapım var. Kıskançlık hiçbir zaman kimyamda olmadı, kötü yönlerimi de törpüleyip hayatı daha kolay hale minimalist bir hale getirmeye çalışıyorum. Eğer bir kişi kendi yolunda yürürse, kim o yola taş koyarsa koysun kendini bilen insanın o taşların üzerine basa basa istediği yere dimdik yürüyüp ulaşacağını biliyorum.
Simay Özyiğit ‘in hayattaki en büyük isteği nedir?
Hayattaki en büyük isteklerim hep maneviyattan geçiyor. Ailem iş hayatımın hep üstünde oldu. Bir çok şeyi ailemle karşı karşıya koyduğumda yine ailemi tercih ettim.Çünkü ben gücümü ve başarımı onlardan onlara duyduğum sevgiden alıyorum. En büyük isteğim Kuzey’e mutlu bir gelecek sağlamak, ayakları yere sağlam basan, kimseyi küçümsemeden kendine ve topluma faydalı bir birey olan çocuk yetiştirmek istiyorum. Bunları yaparken de bir nefes kadar yanında olmak istiyorum.
Özellikle tercih ettiğin giyim markaların hangileri?
Her tarza rahatlıkla girebiliyorum ama en çok spor tarzı kendime yakıştırıyorum. En çok tercih ettiğim markalar, Moncler, Juicy Couture, Ralph Lauren ve Zara.
Ne tarz kokular seni yansıtıyor. Severek kullandığın parfümler hangileri?
Hep aynı kokuyu kullanamıyorum niyeyse, ama şu aralar bestim diyebileceğim Maison Francis Kurkdjian. Kokusu ve kalıcılığı inanılmaz.
Hayatta asla affetmem diyeceğin şeyler nelerdir?
Yalan! Sonu gelmeyen ve bir kere yaşadığınızda yine yaşayacağınızın garantisi olan en sevmediğim en tahammül edemediğim şey.