Prens Sabahattin hakkında merak edilen sorulara cevaplar. Kimdir? doğum yeri, doğum tarihi, ölüm yılı, kısaca hayatı.
Prens Sabahattin 1879 yılının Şubat ayında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Annesi Sultan Abdülmecid’in kızı, Sultan Abdülhamid’in kız kardeşi Seniha Sultan, babası ise Gürcü Halil Rıfat Paşa’nın oğlu, Osmanlı Adliye Nazırı Mahmud Celaleddin Paşa’dır. Padişah 2. Abdülhamid’in yeğenidir.
Prens Sabahattin anne tarafından Osmanlı Soyundandır. Osmanlı Devleti’nin Meşrutiyet dönemi aydınlarından, Adem-i Merkeziyetçilik dediği düşünceyi savunmuştur.
Babası Prens Lutfullah ve Sabahattin’in eğitim hayatına son derece önem vermiştir. Avrupa’dan hocalar getirtmiş Fransızca öğrenmelerini sağlamış, ayrıca annesine ait olan İstanbul Kuruçeşme Sarayı’nda bir çok hocadan özel ders almıştır. II. Sultan Abdülhamit döneminde babasının V.Murat’ı tekrar tahta çıkarmak için kurulan komiteyle ilişkilendirilmesinden dolayı görevden ayrıldığı dönemde özel hocalardan aldığı derslerin yoğunluğu da artmıştır.
Eğitimi, siyasal ve toplumsal konularda yaptığı çalışmalar ve babası, Prens Sabahattin’in düşünce hayatının şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir.
Prens Sabahattin siyaset hayatı;
Babası her ne kadar II. Abdülhamit’in yakın arkadaşı ve akrabası olsada onun uyguladığı siyasete karşı tutumu nedeni ile göz hapsine alınmıştır. O dönemde Prens Sabahattin ve Lütfullah Bey’in eğitimleri ile II. Abdülhamit ilgilenmiştir. Doğa bilimleri, kimya, biyoloji, astronomi ve tıbba ilgisi çok fazla olan Prens Sabahattin daha sonra eğitim hayatına Paris Sorbonne Üniversitesi’nde devam etmiştir.
Henüz 20 yaşında iken İbn Haldun’un Mukaddime’sini okumuştur. Yine aynı yaşta Lamartine’den Jocelyn’i Türkçe’ye çevirmiştir. Doğup büyüdüğü yetiştiği dönemde Abdülhamit yönetimine karşı dış merkezlerde Jön Türkler ismi verilen gruplar Fransa’da toplanmışlardır. Bu olup bitenleri yakından takip eden Prens Sabahattin ülkede izlenmesi gereken politikalar için çözümler üretmek çalışmıştır.
Ardından II. Abdülhamit’in baskıları artınca babasıyla birlikte Fransız gemisi ile yurttan ayrılmışlardır. Bu ayrılığın ardından babası Mahmut Celalettin için idam kararı çıkartılmıştır. Daha sonra Jön Türkler kongre hazırlamış, bir çağrı yapılmıştır. Çağrı’da ülkenin genel durumunun tartışılıp Abdülhamit’in istibdat düzeninin bitmesi için girişimlerin başlatılacağı açıklanmıştır. Abdülhamit bu kongre’yi haber almış, yabancı devletlerin bu kongreyi desteklememelerini istemiştir.
4 Şubat 1902 tarihinde başlayan kongre 9 Şubat’ta son bulmuştur. Bu kongre Osmanlı basınında Osmanlı Hürriyet Perveran Kongresi ismi olarak kayıtlara geçmiştir. Kongrenin Fahri başkanlığını Prens Sabahattin’in babası Mahmut Celalettin Paşa yapmış, kendisi ise kongreyi yönetmen üzere başkan seçilmiştir. Bu süreçte İsviçre, İtalya, Mısır, Romanya ve İngiltere dahil ülkelerden bir çok delege toplanmıştır. Kongre sonucunda iki görüş çıkmıştır.
Birincisi ihtilalin gerekli olup olmadığı, ikincisi ise inkilabın yayın yolu ile başarılıp başarılamayacağı idi. Tartışmaların neticesinde Ademi Müdehaleciler ve Müdahaleciler isimli 2 grup oluşturulmuştur. Prens Sabahattin Müdaheleciler’de bulunmuş, karşı grubun başında ise Ahmet Rıza Bey yer almıştır.
Prens Sabahattin’in liderliğindeki grup Paris’te Teşebbüs-i Şahsi ve Adem–i Merkeziyet Cemiyeti’ni kurmuştur. Cemiyet liberal bir felsefeye sahip olup, yerel yönetimlere ağırlık verilmesinden yana idi. Vilayet merkezinde bulunan Vali, Mali ve Adli amirler hükümet tarafından atanacaktı. Ancak vilayetin yönetimi Vali Başkanlığında yerel halk tarafından seçilen meclis tarafından yürütülecekti. Prens’in bu konuda 2 düşüncesi mevcut idi.
Zamanın koşullarına uyarak İmparatorluğa çağdaş bir şekil verip imparatorluğun ömrünü uzatılması. Diğeri ise Türk toplumunun yapısında inkilap.
Daha sonra 1907 ‘de II. Jön Türk Kongresinde gruplar birbirine yaklaşmıştır. Son kararda ise II. Abdülhamit’in istibdat rejiminin yok edilmesine ve meşrutiyetin getirilmesine karar verilmiştir. 23 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet’in ilanı ile sürgünde bulunanlar tekrar dönmeye başlamıştır.
Sadrazam Sait Paşa’da Prens Sabahaddin’e bir mektup yazmış ve İstanbul’a dönmesini rica etmiştir. Yurda dönen Sabahattin Selanik Yanya ve Manastık Vilayetlerinde konferanslar vermiş, Ahrar Fırkası isminde siyasi bir parti kurmuştur. 31 Mart Vakası (II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanma) sonrası tutuklanmıştır.
Daha sonra Hurşit ve Mahmud Şevket Paşa’nın yardımı ile serbest kalmıştır. İsmi sonrasında Mahmud Şevket Paşa’nın vurulması olayına karışmış ve Paris’e kaçmıştır.
Prens Sabahattin ölümü, mezarının Türkiye’ye getirilmesi;
1919 yılında savaş bitince tekrar yurda dönmüş, yurtta siyasi ve sosyal görüşlerini açıklayan yazılar yazmış ancak politik bir oluşumun içerisine dahil olmamıştır. 1920 yılında tekrar Avrupa’ya gitmiş, Cumhuriyet İlan edildikten sonra Osmanlı Hanedanı üyesi olduğu için bir daha yurda dönememiştir.
En son gitmiş olduğu İsviçre Neuchatel şehrinde yaşamını yitirmiştir. 1948 yılında 69 yaşında iken ölmüş, 1952 yılında kemikleri Türkiye’ye getirtilmiş ve İstanbul Eyüp’te babasının ve dedesinin mezarlarının bulunduğu Halil Rıfat Paşa Türbesi’ne defnedilmiştir.
Sosyolog, siyasetçi, yazar ve Türk düşünür Prens Sabahattin hayatı boyunca iki evlilik yapmıştır. Kafkas kökenli Tabinak Hanım ile yapmış olduğu evliliğinden Fethiye Kendi isminde bir kızı olmuştur. Kızı 1899 yılında dünyaya gelmiş 1986 yılında yaşamını yitirmiştir.