İnci Ertuğrul hakkında merak edilen tüm soruların cevapları. Aslen nereli? evli mi? kaç yaşında? eğitimi, kariyeri, çalışmaları. Kısaca hayatı ve biyografi bilgileri.
İnci Ertuğrul Kimdir?
İnci Ertuğrul gazeteci, sunucu ve yazar olarak başarılı kariyerini sürdürüyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü mezunudur. TRT Televizyonu tarafından gerçekleştirilen spikerlik sınavlarına katılmış ve başarı ile sınavdan geçerek radyo ve televizyon ekranlarında yer almıştır. Öğretmen çocuğudur. Uzun süre kendisi de öğretmenlik yapmıştır.
İlk özel bir radyo’da sunuculuk yapmaya başlayan İnci Ertuğrul 3 yıl radyoda çalışmış aynı dönemde TRT Gap Tv’nin bazı programlarını sunmuştur. TRT, Flash TV, Star TV, TGRT kanallarında görev yapmıştır. Bir dönem Akademisyen olarak özel üniversite de ders verdi. Bugüne kadar Kaybolan Çiçekler, İ. E. ile Rengarenk, İ. E. ile Haber Tadında, TRT Haber, Hayırlı Günler ve Gençlerle programlarını hazırlamış sunmuştur.
2017 yılından bu yana aktif olarak Fox Tv ekranlarında yayınlanan Kaybolan Çiçekler isimli çocuk bulma programını sunmuştur. Daha sonra Gerçeğin Peşinde isimli programı sunmuştur.
Tüm bunların yanı sıra Güzel Konuşma Eğitmeni ve Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. 2018 yılında Sessizliğe Konuşanlar isimli kitabını okur severler ile buluşturmuştur.
İnci Ertuğrul Nereli?
İnci Ertuğrul doğma büyüme aslen Trabzon Akçaabat’lıdır ve Akçaabat doğumludur. Evlidir ve bu evliliğinden bir kızı vardır.
İnci Ertuğrul Boyu, Kaç Yaşında?
İnci Ertuğrul 52 yaşında ve 1.72 boyundadır. Kullandığı herhangi bir resmi sosyal medya hesabı bulunamamıştır.
Sessizliğe Konuşanlar isimli kitabından alıntılar:
Bazılarını sizinle de tanıştıracağım yoluma çıkan kadınların. Eğer daha yakından tanırsak, yaşadıkları acıyı anlarsak tüm kadınlar için, insanlar için daha çok şey yapabiliriz inancıyla anlatacağım hikayelerini.
Kendi kararlarını alabilen, uygulayabilen, sonuçlarının sorumluluğunu yaşayabilen bir kadınsanız (dilerim öylesiniz, ne şanslısınız) sayınızın artması için çabalayacaksınız (umudum bu).” diyerek kitaba giriş yapıyor.
Birileri ‘Artık göremezsin, boşuna uğraşma, pişman olursun’ dediğinde hasret başlıyor, korkuyla, çaresizlikle bir ömür susuyorlar. Hatta bazı anneler, çocukları yaşadıkları yerin birkaç kilometer ötesinde büyürken, onlar içlerinde özlemi büyütüyorlar.
Ya da evlatlarını en yakınlarından koruyamayan kadınlar. Kızlarının çeyizlerine koymak, kına gecelerinde yüzlerine örtmek için hazırladıkları kırmızı yazmaları, evlatları çocuk yaşta uğradıkları taciz sonucu hayatını kaybettiklerinde mezar taşlarına bağlamak zorunda kalan anneler.
Sabah gözünü dayakla açıp, akşam uykuya dayakla dalanlar ve bunun böyle olması gerektiğini sananlar. Gurbete gönderdikleri eşlerini sessizce yıllarca bekleyen, iki üç yılda bir kadın olduğunu, evli olduğunu hatırlayanlar. Eşlerini başka kadınlarla paylaştığını bile bile susan, dört duvar arasında ömür çürütenler.
Öyle çok örnek var ki. Aslında yazmak istediklerim bunlar değil. İstiyorum ki, umut dolu, mücadele eden, yaptıkları doğru seçimlerle mutlu yaşayan, dimdik duran, aklını, yüreğini kullanabilen kadınlar çoğalsın.
“Ben” diyebilsinler, “İstiyorum”, “İstemiyorum” diyebilsinler, “Hayır” diyebilsinler, dediklerini dinletebilsinler. Ağlayan değil, yaşayan kadınların sesi duyulsun. Tek başına dimdik ayakta duran, kararlarını alıp uygulayan… İşte o “güçlü-mutlu” kadın sesini duyabilmemiz için önce “susturulan” kadınları dinlememiz gerekiyor.”